Son Ada
Zülfü Livaneli kaleminden dökülen Son Ada isimli roman, kırk haneden oluşan huzurlu bir dünyayı anlatmaktadır. 2008 yılında yayınlanan bu eser 2009 yılında Orhan Kemal Roman Armağanı’nı kazanmıştır. 185 sayfadan oluşan deniz temalı kitaplar arasında yer alan romanda kurgusal olaylarla çevreci ve siyasi mesajlar iletmektedir.
Anlatılana göre ada yıllar önce çok zengin bir iş adamı tarafından satın alınır. Buraya güzel bir malikane yaptırılır. Zengin adam, ilerleyen yaşlarını burada geçirmeye karar verir. Zaman ilerledikçe tek başına canı sıkılmaya başlar. Yakınlarına bu adada ev yapmaları için önerilerde bulunur. Zamanla adadaki hane sayısı kırka yükselir. Küçük bir kent haline gelen bu adada herkese ev numaraları ile hitap edilir. Kişi isimleriyle seslenilmez. Romanın anlatıcısı olan yazarımız otuz altı numaralı evde yasamaktadır. Bilinen adı yoktur. Onun en yakın arkadaşı Yazar ise yedi numaralı evde yaşamına devam etmektedir.
Martılar anlatılan adanın asıl sahipleridir. Çok uzun yıllar önce buraya yerleşen martılar, insanlar geldiğinde de gitmemiştir. İnsanlar ve martılar yazısız bir anlaşma yapılmış gibi huzurlu bir şekilde yaşamaktadır.
Görevden alınan eski darbeci devlet başkanı, bu adaya yerleşir. Bu kişinin adaya gelmesiyle bölgede hâkim olan huzur ortamı bozulur. Başkan, adada çeşitli düzenlemeler yapar. Halkın bir yöneticiye ihtiyacının olduğunu söyler. Böyle bir ihtiyaçları olmamasına karşın zamanla bu başkana inanan sayısı artar.
Zaman ilerledikçe başkan, martıların adadan atılması gerektiği fikrini ortaya atar. Martılar gönderilirse lüks oteller yapılacağını ve ada halkının para kazanacağını söyler. Halk, martıların kendilerine düşman olduğuna ikna olur. Martı yumurtalarını yemeleri için adaya tilki getirilir. Martılar azalınca yılanlar artar. Evlere zarar vermeye başlar. Bu yılanları yok etmek için de siyanürlü et kullanılır. Ancak etçil hayvanlar da bu etten yer. Bütün ekolojik denge bozulmuş olur.
Roman ilerledikçe eski başkan adayı terk etmek zorunda kalır. Livaneli, Son Ada romanında parçadan yola çıkarak bütüne ulaştıran bir yöntem kullanır. Otorite ve güç karşısında çoğunluğun sindirilmesi anlatılır. Romanın üslubu oldukça akıcıdır. Okuyan kişiler üzerinde doğa bilincinin geliştiği de gözlenmiştir.