PİRİ REİS’İN HARİTASINDA GİZEM

PİRİ REİS’İN HARİTASINDA GİZEM

Beş asır önce Piri Reis tarafından çizilen haritada Güney Amerika kıyıları, Avrupa’nın batı sahilleri ve Amerika kıyıları yer almaktaydı. Harita 1929 yılında keşfedildi ancak haritanın keşfine kadar kimsenin böyle bir haritanın varlığından dahi haberi bulunmuyordu. Aradan geçen 85 yıllık sürede harita incelendi ve harita hakkında pek çok çalışma yayımlandı. Haritanın bu kadar özel olmasının nedeni ne olmalıydı? Bu haritayı bu kadar gizemli kılan neydi? Bu harita, o zamanlarda yeni bulunan Amerika kıtasını barındırmasının yanında pek çok sırrı ve önemli denizcilik bilgisini de içinde bulunduruyordu. Bu bilgiler sonucunda harita hakkında sayılamayacak kadar çok teori ortaya atılmıştır. Bu çalışmada Piri Reis’in haritası hakkında bilgiler verilecek ve haritanın sahip olduğu gizem hakkında açıklamalar yapılacaktır. Piri Reis’i anlamak adına detaylı bilgilendirmeler yapılacaktır.

Boylam hesaplamalarının yapılamadığı bir dönemde Piri Reis tarafından dünya haritası çizilmişti. Karaların kesin olarak çizilmesi de 17.yüzyıldaki keşifler sonucunda gerçek olacaktı. Aynı dönemde mevcut olan haritalar sembolik anlatımlara dayanarak bilgiler vermekteydi. Anlatımlara bu haritalar için çok önemli sayılmaktaydı. Gemiler, kılavuz çizgilerine göre seyir halinde olurlardı ve haritada bulunan kerteriz noktalarına göre yönlerini belirlerdiler. Portolan tekniği kullanılarak bu haritalar hazırlanmaktaydı. İtalyanca bir kelime olan “portolano” limanlarla bağlantılı olmak anlamında kullanılmaktaydı. Bu yöntemle hazırlanan haritalarda kıyılar, adalar ve limanlar ile bunlar arasındaki mesafeyi belirli referans noktalarından geçen çizgilerle belirlemek olanaklıydı. Bu çizgilerin arasında mesafe bu bakımdan çok önemliydi.

Portolan tekniğine göre hazırlanan haritalarda, bazı önemli noktalara yerleştirilen rüzgargüllerinden yararlanılmaktaydı. Rüzgargüllerinden doğrusal olarak çıkan çizgiler birbirlerini kesmekteydi. 32 ya da 16 kollu rüzgargülleri denizcilerin sahip oldukları pusulalardaki yönleri göstermekteydi. Yine aynı şekilde bu haritalarda tali pusula gülleri yer almaktaydı. Bu haritalarda ölçek skalaları da bulunuyordu. Piri Reis’in çizdiği haritada da aynı şekilde rüzgargülü, tali pusula gülleri ve ölçek skalaları yer almaktadır. Ne yazık ki bu haritanın tamamı tarafımıza ulaşamamıştır. Haliyle tamamında ne kadar rüzgargülü ne kadar tali pusula gülleri ve ölçek skalaları olduğu tahmin edilememektedir. 

Piri Reis’in haritasının yan kısmında yer alan notta kendisinin bu haritayı çizerken mevcut olan 20 farklı haritadan yararlandığını belirtmektedir. Bu haritalardan birinin de Kolomb’un haritası olduğundan bahsetmektedir. Yazdığı Kitabı Bahriye adlı eserinde amcası Kemal Reis ile Kolomb’un 3 farklı seferine katıldığını belirtmiştir. Bu seferler sırasında İspanyol bir denizciyi esir aldıklarını ve Kolomb’un haritasını bu şekilde ele geçirdiklerini anlatmıştır. Tahminen Piri Reis, Karayiplerin çizimi sırasında Kolomb’un haritasından faydalanmış olabilir. Bölgeye ilişkin haritanın sahip olduğu hatalı konumu da bu varsayımı destekler gibi görünmektedir. Haritada kuzey güney yönünde çizilmiş olan büyük kırmızı renkli adanın neresi olduğu ilk bakışta anlaşılamamaktadır. Ancak haritayı saat yönünün tersine 90 derece döndürdüğümüzde bu alanda Küba, Hispanyola ve Porto Riko adalarının olduğunu fark edebilmekteyiz. Sonuç olarak haritanın bu kısmı Karayiplerin konumunu doğru olarak yansıtmamaktadır. Küba’nın yüzeysel şekli orantısız ve gerçekte var olmayan adalara da haritada yer verilmiş görünmektedir. Bu hatalar ilk bakışta dikkat çekmese de harita dikkatli bir şekilde incelendiğinde fark edilebilmektedir. 

Juan de la Cosa’nın 1500 yılında, Alberto Cantino’nun 1502 yılında çizdikleri haritalarda Karayipler daha gerçekçi bir konumda yer almaktaydı. Ancak Piri Reis bu iki isme göre Brezilya’nın doğu kıyılarını daha doğru çizmektedir. Böyle bir çelişkinin temel nedeni ne olabilir? Nasıl böyle bir farklılık doğmaktadır? O dönemlerde hassas ölçüm teknikleri henüz keşfedilmediğinden dolayı haritacılar tarafından yeni keşfedilen yerler seyahat notları referans alınarak çizilmekteydi. Burunların, nehirlerin, adaların, koy ve körfezlerin kabaca tasvirleri sonucunda bu haritalar çizilmiştir. Sonuç olarak haritalar doğru hesaplanmamış coğrafi bilgiler ve farklı şekiller içermekteydi. Genel olarak haritalar bölgeler görülmeden çizilirdi, hatta mevcut çizilmiş haritalar kopyalanırdı. İhtiyaca göre de harita üzerinde sonradan değiştirmeler yapılırdı. Bu sebeplerden kaynaklı olarak farklı haritalar yan yana geldiğinde farklı ölçekler ortaya çıkabilmekteydi. 

Bu dönemlerde dünyanın gerçekte sahip olduğu ölçüden daha küçük olduğu düşünülmekteydi. Bu hesaba göre de Asya kıtasının Atlas Okyanusu’nun hemen karşısında olması gerektiği sonucu ortaya çıkıyordu. Yeni dünya ilk keşfedildiğinde, 1507 yılına kadar tanzim edilmiş olan haritalar eski Uzakdoğu haritalarına eklenmiş ve bu eklemeye bir de güneyde var olduğu sanılan Keşfedilmemiş Topraklar eklenmişti. Bu görüşlerin asıl dayanağı olarak da Rönesans’ta ortaya çıkan Antik Yunan filozoflarının görüşlerini aktarabiliriz. Bazı haritalarda mitolojik adalar da bulunmaktaydı. Hatta Piri Reis’in haritasında yer alan St.Brendan adası da mitolojik adalardan birisidir. Bu adanın o zamanlarda Azorlardan uzakta olmadığı düşünülmekteydi. Pek yakında bir yerde konumlanmış olmalıdır. 

Karayipler ve Güney Amerika kıyılarının keşfi, Piri Reis’in haritasını çizdiği zamanlarda çoktan yapılmıştı. 1499 ve 1502 yılları arasında ana karaya Amerigo Vespucci tarafından iki önemli sefer yapılmıştı. Kendisi 50.paralelin güneyine kadar ulaşmıştı. Bu yer Macellan Boğazı’na ve Tierra del Fuego’ya yakın bir yer sayılırdı. Vespucci’nin yeni kıtaya geldiğini anlaması ile bu kıtaya kendi adı verilmiştir. İlk zamanlarda bu ad yalnızca kıtanın güneyini ifade etmek için kullanılmaktaydı. Karayiplerin kuzey kısmında yer alan toprakların ise halen daha Asya kıtası ile bağlantılı olduğu düşünülmekteydi. 

Hint Adalarına ulaştığını zanneden Kolomb da dünyanın çevresini doğru hesaplayamamıştı. Bu nedenle de Piri Reis’in haritasında Küba’nın kuzey güney doğrultusunda yer almasına neden olan da Kolomb tarafından yapılan bu hatalardı. Bu hatalar Piri Reis’in haritasında hata yapmasına da neden olmuştur. Toscanelli tarafından çizildiği tahmin edilen Kolomb’un kayıp haritasını Piri Reis’in kopyaladığı bölüm, yeni keşfedilmiş olan yerlerin eklendiği 15.yüzyıl Uzakdoğu çiziminin ta kendisidir. Piri Reis 1528 yılında hazırladığı ikinci dünya haritasında hatasını düzelterek Karayipleri gerçeğe uygun bir biçimde çizmiştir. Piri Reis’in haritasında Güney Amerika kıyılarının doğuya uzanış şekli de dikkat çekmektedir. Bazı iddialara göre bu durum deri parşömenin şeklinden kaynaklı olabileceği gibi çizim sırasında kullanılan özel teknikler nedeniyle de ortaya çıkmış olabilir. Hatta bazı iddialar arasında Piri Reis’in harita çizimi sırasında dünya dışı varlıklar tarafından hazırlanan bazı haritalardan faydalandığı da yer almaktadır. Bu da hataya neden olduğu yönünde iddia olarak ifade edilmektedir.

Harita yer alan uzantının o sıralarda henüz keşfedilmemiş olan Antarktika Kıtası olduğu da iddia edilmektedir. Gerçi haritaya dikkatli bir şekilde bakıldığında buranın kıtanın devamı şeklinde çizilmiş bir yer olduğu anlaşılmaktadır. Neden böyle çizildiği çok anlaşılmamakla birlikte bu sorunun cevabı sanırım Piri Reis’in bu yerleri çizerken kullandığı Portekiz portolanlarından kaynaklı olabileceği yönünde verilebilir.

1494 yılında İspanya ve Portekiz arasında imzalanan anlaşmaya göre Yenidünya “la Raya” ismi verilen boylam boyunca İspanya ve Portekiz arasında paylaştırılmıştı. Antlaşma gereğince yeni keşfedilen topraklardan meridyenin doğusundaki toprakları Portekiz, meridyenin batısındaki toprakları da İspanya elde etmiş sayılacaktı. Bu kıtanın güney kısmına ulaşabilen ilk ülke Portekiz olmuştur. Haliyle Portekizliler tarafından elde edilen yeni yerlerde hak iddia edebilmek için haritalarda yer alan sınırlardan Brezilya’nın güney kıyılarını ve Tierra del Fuego’yu la Raya’nın doğusuna doğru yaymak politik bir hamle olarak gerçekleşmiş olabilir. Bu siyasi değişiklik ise Piri Reis’in faydalandığı Portekiz portolanlarının hatalı bir şekilde bölge aktarımı sağladığı gerçeğini ortaya çıkarmaktadır. Bu durum ise Piri Reis’in haritasında ortaya çıkan hatanın açıklayıcısı gibi görünmektedir. Çünkü bu dönemlerde haritalarda yer alan hatalar fazla olduğu için idari amaçlarla haritalarda bu şekilde değişiklikler sıklıkla yapılmaktaydı. 

Piri Reis’in haritasının alt kısmında yer alan alanları daha iyi anlayabilmek adına Piri Reis haritasını 90 derece saat yönünün tersine bir kez daha çevirmekte fayda vardır. Haritada yer alan distorsiyona karşılık Güney Amerika kıyılarında San Matias Körfezi, Valdes Yarımadası ve San Jorge Körfezi tanımlanabilmektedir. Bu kısmın Arjantin Körfezi olduğuna ilişkin kanıt olarak haritanın sağ alt kısmında yer alan büyük ada ve küçük adaların bulunması verilebilir. Bunlar Malvinas Adalarının ilk çizimlerini yansıtıyor olabilir. Aynı şekilde adanın yan taraflarında Macellan Boğazının giriş kısmı ve San Sebastian Körfezi’nin açık bir şekilde görünmesi de bu düşünceyi destekler niteliktedir. Haritanın ortaya çıktığı yıllarda Macellan Boğazı henüz bulunamamıştı. Falkland Adaları da 1592 yılında keşfedilmişti. Ancak Pigafetta, 1519 yılında keşif yapan Macellan’ın boğazı zaten bildiğini ifade etmiştir. Bu gizem ona göre Macellan tarafından zaten çözülmüştü.

Antarktika olduğu düşünülen ve Macellan Boğazı’nın doğusuna doğru yer alan kıtaya bütünleşik olarak konumlanmış topraklar neresidir? Piri Reis’in haritasında bu yer yılan resmi ile işaretlenmiştir. Burası ile ilgili alttaki notta da buranın terk edildiğini ve yılanlarla dolu bir yer olduğunu yazmıştır. Portekizli denizcilerin bu sebepten ötürü buraya gelmediklerini ve ayrıca ikliminin de çok sıcak olduğunu ifade etmiştir. Belirtilen özellikler Antarktika’ya uymamaktadır. Bahsedilen bu bölge de Ateş Ülkesinin doğu kısmı olabilir. Macellan tarafından buraya Ateş Ülkesi ismi verilmiştir. Çünkü kendisi boğazdan geçerken köylerde yanan ateşleri görmüştür. 

Piri Reis, Macellan’dan daha önceki bir zamanda, Tierra del Fuego’ya ulaşan denizcilerin tuttukları notlara sahip olmuştur. Piri Reis 1500’lü yılların başında ünlü olan coğrafi teorilerin etkisi altında kalarak Terra Australis ile Güney Amerika sahillerini bağlamıştır. Lopo Homem tarafından çizilen bu harita 1519 tarihlidir. Piri Reis’in haritasının eksik kalan kısımlarını tahmin etmek mümkün olabilmektedir. Piri Reis tarafından 1513 yılında çizilen dünya haritası, zamanın tüm haritalarından ve seyahat notlarından faydalanılarak oluşturulmuştur. Çağın çok ilerisinde bir çalışmanın örneğidir. Piri Reis bu harita çiziminde kendi deneyimlerini de ekleyerek güzel bir sentez ortaya koymuştur. Kendi tecrübeleri de haritanın doğru bir şekilde biçimlenmesinde önemli bir rol oynamıştır. Son olarak tüm sahip olduğu deneyim ve bilgi birikimine dayanarak 1528 yılında ikinci dünya haritasını çizmiştir ve böylelikle denizcilik tarihinde adının yerini sağlamlaştırmıştır. 

Piri Reis, dönemin devletlerce sahip olunan teknolojisine göre çok ileri bir isabetle harita çizmeyi başarmıştır. Çizdiği bu harita ile gerçeğe yakın hesaplamalara dayanan çizimler gerçekleştirmiştir. Referans olarak aldığı bazı haritalarda yer alan hatalı tespit ve çizimler nedeniyle ilk haritasında bazı hatalar bulunmaktadır. Bu tamamen referans aldığı haritaların yanlış çizilmesinden ya da hesap hatalarına dayanmasından kaynaklanmaktadır. Piri Reis’in çizdiği haritalar dönemin padişahı tarafından da büyük bir ihtişamla karşılanmıştır. Dönemin padişahı tarafından bu büyük denizci övgüye mazhar olmuştur. Çizilen bu iki harita ile birlikte Piri Reis’in denizcilikteki bilgi birikimi ve kabiliyeti de tüm dünyaya duyurulmuştur.