Milli Yüzücümüz Nida Eliz Üstündağ ile Röportajımız
Milli Yüzücümüz Nida Eliz Üstündağ ile Su Üstünde blog okurları için keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.
Öncelikle Nasılsınız? Günleriniz nasıl geçiyor?
Nida Eliz Üstündağ: Teşekkürler iyiyim, umarım sizler de iyisinizdir. Antrenman periyodları arasında yoğunluk ile geçiriyorum zamanımı.
Su Üstünde blog okurları için spor ile nasıl tanıştınız ve mesleğiniz haline getirme kararınız nasıl oluştu bahsedebilir misiniz?
Nida Eliz Üstündağ: Ailem spor için büyük tutkuya sahip, özellikle Babam. Doğduğumda babamın görev yeri Gökçeada idi. Orada büyüdüm, sürekli de sporun içerisinde idim. Babam özellikle denizi fazlasıyla sever ve dalış ile ilgileniyor, başarılı olduğu birçok alandan da bir tanesi. Spor gelişimimde etkisi büyüktür. Henüz 6 aylık iken ilk su ile temasım gerçekleşmiş aslında, ailem çok erken yaşta beni suya alıştırmış. Hayatım boyunca da Deniz en büyük tutkum oldu böylece.
Herhangi bir spor dahi olsa, ben sporcu olacaktım büyük ihtimalle. Bahsetmiş olduğum gibi sporcu bir baba ile büyüdüm ve hayatımın her anında bir şekilde spor bir parçam oldu. İki yaşından bu yana spor salonunda idim babam ile birlikte. Yüzmeye başlamamdaki temel sebep de aslında, Babamın benim için Voleybol branşında gelişimimi hedeflemesi. Altyapı seviyesinde, spor için fiziki temellerimi atmak adına Jimnastik sporuna beni yönlendirdi, sonrasında yüzme derken benim tutkum beni bu branşta kalıcı olmaya taşıdı.
Aile ve yaşam biçimi bilhassa spor gelişiminin en önemli faktörlerinden, blog okuyucularımız ve toplumun şu anda en müzdarip olduğu konu pandemi. Pandemi süreci sizlerin yaşamını, profesyonel spor kariyerinizi, antrenman düzeninizi ve yüzme sporunu nasıl etkiledi? Bu yeni sürece adapte olmayı nasıl başarabildiniz?
Nida Eliz Üstündağ: İlk pandemi başladığında, bizler birkaç hafta veya ay içerisinde biteceğini düşünüyorduk. Sonrasında süreç devam ettiğinde Bakanlık desteğinde bizlerin antrenman alanları tekrar açıldı ve bizler havuzda antrenmanlarımızı sürdürebildik. Bizler için antrenmandan uzak kalmak çok negatif etkilere sahip, yüzme sporcuları yılın 11 ayını yoğun bir antrenman düzeninde takip etmekte. Bizlerin antrenman düzenine bağlı kalabilmesi, gelişimimiz için çok elzem, birçok branşa göre antrenman kazanımını oldukça kısa sürede kaybedebiliyoruz. Haftanın 6 günü, Karada ve suda olmak üzere iki grup antrenman düzeninde oluyoruz. Yüzme’de en kritik antrenman kazanımı “Su Hissiyatı” olarak tarif etmiş olduğumuz durumdur. Suyun kolunuzda bırakmış olduğu o hissin kaybolmaması, o hissin yarattığı vücudunuza hakimiyet sizleri ileri taşıyor. Bizler antrenmanlarımızdan uzak kaldığımız dönemlerde, tekrar havuza ve suya döndüğümüzde bu hissi tekrar kazanmak üzere yoğun antrenman yapmak zorunda kaldık. Bu durum elbette ki, branş içerisindeki rekabet için keskin bir ayrım olmadı çünkü tüm Dünya aynı koşullar altında, herkes düzenini değiştiriyor ve herkes pandemi koşullarında. Pskilojimizi bu şekilde diri tutmayı başardık ve antrenmanlardaki azmimizi de böylece koruyabildik.
Psikolojiden bahsetmişken, bireysel sporların bu açıdan hep daha zorlayıcı olduğunu düşünüyoruz yada bunun mental bölümü ile profesyonel olmadan empati kurmak zor. Sokakta arkadaşlarımızla bir takım sporunun rekabetini yaşayarak büyüyebiliyoruz, fakat rakibimizin aynı zamanda kendi limitlerimiz olduğu bir alanda bunu başarmayı merak ediyoruz. Sizlerin üniversite eğitimi de psikoloji üzerine, bu sizlerin kariyeriniz için bir katkı sağlıyor mu? Yoksa kendi psikolojimize hakim olmak, mahalli dil ile “terzinin kendi söküğünü dikebilmesi” mümkün değil midir?
Nida Eliz Üstündağ: Dikebilmesi mümkün değil (Gülümse ile). Akranlarıma veya yaşıtlarıma göre kendi problemlerimi bulmak ve analiz etmek konusunda evet biraz daha iyi olabiliyorum. Fakat konu çözüm noktasında ise kendi kendimize bu alanda çözüm bulmak güç. En azından ben bu konuda daha çok çevremden destek almayı seçiyorum, Psikoloji alanının bana sunduğu katkısı çevremin desteğini doğru yönetebiliyorum.
Bireysel sporlar için de ben tarif etmiş olduğunuz tarz bir hırsa sahip değilim, belki de bireysel sporun yapısı bu değil. Rakibiniz daha çok kendinizsiniz, yani rakibiniz tam olarak karşısında duran bir hedef halinde değil. Rakip veya birini geçmek böyle bir hırs ile tanımlanıyor, ben daha çok azimli biri olarak bahsederim kendimden. Yani daha çok kendim ile rekabet halindeyim, pandemi döneminde de bu durumun avantajını görmüş oldum aslında, sürekli kendinize odaklanarak bir gelişim halindesiniz.
Bizleri burada Su Üstünde okuyucuları ile buluşturan en büyük ortak paydamızdan bahsetmek istiyorum biraz da, Denizler ve Limanlar. Genel bir kitle tarafından yaz ve deniz eşleştirmesi, ve Suyun verdiği ferahlık hissi hepimizde baki. Profesyonel kariyeriniz de sizleri birçok farklı deniz ve limana taşıdı, en favori Liman kentiniz nedir?
Nida Eliz Üstündağ: Zor bir soru… Deniz dediğinizde ilk aklıma İtalya geldi her zaman favorimdir. Fakat Marsilya kentindeki Olimpik havuz gerçekten çok harikaydı. Deniz, havuz ve manzara hepsi bir arada, şöyle tarif edebilirim sizler için Havuz kayalıkların hemen üzerinde iki katman halinde bir havuz var, havuz ile deniz 5 metrelik bir mesafede, gökyüzü ve manzara ile birlikte büyüleyici. (Cercle des nageurs de Marseille diye arattığınızda bu eşsiz havuz manzarasına erişebiliyorsunuz, Su Üstünde ekibi olarak okurlarımıza armağandır.) Fakat şehir ismi veremeyeceğim, genel olarak favorim bu konuda İtalya.
Kariyeriniz doğrudan Deniz esintisi içeriyor, su ile uyumunuz bunun en büyük parçası. Peki ruhunuzda bu durum nasıl yankı uyandırmakta, denize dair her şey sizlerde sempati uyandırır mı? Deniz taşıtları, Deniz Canlıları, Denizcilik teması gibi..
Nida Eliz Üstündağ: Benim için dahi yaz tatili direkt, Deniz manzarası dahil huzur çağrışımı. Yani toplumumuzdaki herkes gibi ben de deniz için oldukça ferahlatıcı hislere sahibim. Yaz aylarında gelen tatilin temeli, keşke bu kadar lüks bir konumda olmasa ve deniz ile daha çok temas edebilse yaşamlarımız diyebiliyorum. Ne yazık ki, o ferahlık hissine insanların yeterince temas edememesi beni üzüyor.
Kariyerinizin sonrasında, bir emeklilik planınız içerisinde Deniz var mı? Su Üstünde bir araca sahip olmak, yat veya tekne sahibi olmak gibi bir planınız var mıdır?
Nida Eliz Üstündağ: Babam dalgıçlık yapıyor, onunla birlikte bazen planlar yapıyoruz. Aslında akışın devamı da oraya bağlı gibi, dalmak istiyorum, denizin derinliklerine de tanık olmak istiyorum. Hiç Yat veya Tekneler ile ilgilenmedim henüz ama Deniz benim için oldukça ilgi çekici, belki bir gün böyle bir hobim olabilir. Fakat şu an için öngörebilmek güç.
Peki son olarak, Su Üstünde markamız ile daha öncesinde hiç karşılaştınız mı? Gemi maketlerine ve Deniz temalı tasarımlara ilginiz var mıdır?
Nida Eliz Üstündağ: Su Üstünde markanız ile sosyal medya üzerinden karşılaştım, fakat mağazalarınızı henüz ziyaret etme şansı bulamadım. Tasarımlarınızı oldukça şık bulduğumu belirtmek isterim, ilk fırsatımda da mağazanızı ziyaret etmek istiyorum açıkçası.
Nida Hanım nazik yorumlarınız, bizlere vakit ayırmış olduğunuz ve hoş sohbetiniz için teşekkür ederiz. Kariyerinizde de sizlere başarılar diliyoruz, pruvanız neta olsun.