Tarihteki Ünlü Kadın Denizciler
Denizcilik tarihinde yalnızca erkeklerin olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Çünkü belki de hiç birinizin adını duymadı oldukça ünlü kadın denizcilerde vardır. Tarihteki ünlü kadın denizciler ve birbirinden ilginç hikayeleri hakkında bilgi vermek istiyoruz. Normal koşullarda gemilerin güvertesinde kadın denizcilerin olması uğursuzluk getirir gibi bir batıl inanç varken, nasıl tarihte kadınlar denizcilik yapabilmiştir bahsetmek istiyoruz.
Antik çağlardan bu yana denizlerde gemilerin hâkimi her daim erkek kaptanların elindeydi. Birçok sebepten ötürü tarihte kadınlar her daim denizcilik mesleğinden uzakta tutulmuştu. Batıl inançlar, erkeklerin daha dayanıklı olması veya diğer denizcilerin birbirlerine düşmemesi gibi nedenler en popüler sebepler arasında yer almaktaydı. Konu hakkında tarafsızca düşünüldüğünde gerçekten o koşullarda güvertede çalışmak kadınların fiziksel gücüne göre değildi. Bunun yanında zorlu koşullarda oldukça uzun seferlere çıkılır ve yiyecek içecek sıkıntısı çekilirdi. Fiziksel olarak zaten yeterince dayanıklı olmayan kadınlar için yetersiz beslenme çok daha zor bir sürecin geçeceği anlamına geliyordu. Geminin kendi koşullarının yanı sıra bir de zorlu doğa koşulları ve düşman saldırıları vardı. Tüm bu koşullar düşünüldüğünde kadınlar için denizler ve denizcilik mesleği uygun değildi.
Kadınların deniz dünyasından dışlanmaların tek nedeni tabii ki fiziksel zayıflıkları değildi. Dönemin koşullarında yer aldıkları toplumda düşük sosyal statü de bulunmaları kadınları hem denizcilik mesleğinden hem de genel olarak tüm sosyal ve ekonomik faaliyetler de geri planda kalmalarına neden olmuştur. XX. yüzyılın başına kadar bu durum yoğun bir şekilde toplumsal hayatta hissedilmiştir. Böyle bir ortamdan doğal olarak kadınların özellikle denizcilik gibi zorlu bir meslekte yer alması fikrine bile tahammül yoktu. Ancak çeşitli istisnalar sebebiyle bir kadın denizcilik yapabilirdi. O dönemlerde bilindiği gibi kadınların geminin güvertesinde çıkması bile yasaktı.
Bu dönemlerde bir kadının tamamen erkeklerin hâkim olduğu denizcilik mesleğinde yer alabilmesi için erkek kılığına girmesi gerekirdi. Tabii erkek kılığına girdiğini diğer denizciler doğal olarak fark etmemeliydi. Olur da fark edilirse henüz denizcilik kariyerinin başında iken bu son bulurdu. Bu kadar zorluk koşul ve süreç yaşanırken bir kadının neden denizci olmak isteyeceğini merak ediyor olabilirsiniz. O dönemlerde kadınların ekonomik ihtiyaçlarının olması, macera istemeleri, daha iyi bir hayat arzulaması, aşk ve sadakat gibi konular bu mesleği yapmak istemelerine neden oluyordu. Tüm zorluklara ve imkansızlıklara rağmen hayatını bir denizci olarak geçirmiş oldukça önemli kadın denizciler vardır. Deniz kraliçesi olarak bilinen ve İrlandalı bir korsan olan Grace O'Malley Bu kadınlar arasındaki en önemli örneklerdendir. Denizcilik mesleğine ilgi duyması bir gün babasıyla sefere çıkmak istediğinde olumsuz yanıt alması ve bunun üzerine uzun olan saçlarını kesip, erkek kıyafetleri giymesi ile başlamıştır. Babasının vefatı sonrasında büyük bir ticaret filosu miras kalan Grace, ondan sonra bu filonun başına geçmiş ve İrlanda'nın batı kıyılarında, bölgeden geçen gemilerden haraç almaya başlamıştır. Bu suçtan ötürü yakalanan Grace korsanlık suçu işlediği nedeniyle idam cezasına mahkûm edilmiştir. I. Elizabeth'e yazdığı mektup ve birebir görüşme sonucunda suçu affedilip, idam cezası kaldırılmıştır.
XVIII. Yüzyılın başlarında gemicilere arasında son derece popüler olan William Taylor isimli şarkı askere zorla alınan nişanlısını bulmak için erkek kılığına giren genç bir kızın öyküsünü anlatmaktadır. O dönemlerde erkek kılığına girerek donanmaya katılan en ünlü kadın denizci Mary Read olmaktadır.
XVII. Yüzyılın sonunda İngiltere'de Mary bir kaptanın gayrimeşru kızı olarak doğmuştur. Birinin erkek kılığına girme serüveni annesinin mirastan pay alabilmesi için erkek kılığında yetiştirmesi ile başlamıştır. Ergenliğine ayak bastığında bilen erkek kılığında olan Mary ilk önce bir gemide iş bulmuş daha sonra ise İngiliz donanmasına katılmıştır. Donanmada iken 9 yıl savaşlarına katılan ve Fransızlara karşı savaşan Mary üstün bir cesaret örneği göstermiştir. Savaş esnasında tanıştığı bir asker ile çalışan ve donanmadan ayrılan Mary Kocası öldükten sonra tekrar erkek kılığına girmiş ve donanmaya yeniden katılmıştır. Savaş sonunda donanmadan tekrar ayrılan ve Bahamalar’a yerleşmeye karar veren Mary yolculuk sırasında korsanlar tarafından ele geçirilmiş ve ondan sonra ne yazık ki kariyerine bir korsan olarak devam etmiştir. 1720 yılına geldiğimizde Mary tanıştığı Jack Rackham ve sevgilisi Anne Bonny ile korsanlık kariyerinin zirvesine ulaşmıştır.
Tanıştığı Anne Bonny kendisi gibi kadın denizcilerden biridir ve hikayesi oldukça farklıdır. Bu kadın denizci ailesinin Amerika Kıtasına yerleşmesi ve burada küçük yaşlarda James Bonny isimli bir denizci ile evlenmesi sonrası kocası ile birlikte korsanlığa başlamıştır. Kocası ile korsanlık yaparken tanıştığı Jack Rackham'e âşık olmuş ve kocasından ayrılıp onun mürettebatına katılmıştır.
Anne bonny ve Mary arasında zamanla bir yakınlaşma başlar ve bunu öğrenen Jack Rackham adeta çılgına döner. Mary'i öldürmek ile tehdit edince Anne gerçeği açıklamak zorunda kalır. Bunun üzerine Jack eski bir denizcilik geleneğini çiğner ve iki kadının da güvertede kalmasına müsaade eder.
Uzun yıllar birlikte korsanlık yapan ve birçok gemiyi ele geçirip ganimet elde eden bu üç korsan bir gün beklenmedik bir anda Kraliyet gemisi tarafından yakalanırlar. Yargılanan korsanların idam edilmesine karar verilir. O dönem hamile olan Mary ve Anne idam edilmez ve cezaları ertelenir. Bu süre zarfında Anne babasının ödediği rüşvet ile serbest bırakılır ve hayatının geri kalanını saygın bir kadın olarak sürdürür. Mary ise tutulduğu hücrede hastalanarak hayata veda eder.
XVIII. Yüzyılda kadınların denizcilik yapması son derece nadir bir olay iken, XIX. Yüzyıla gelindiğinde olduk ya yaygınlaşan bir durum haline gelmişti. O dönemlerde kadınların yine güverteye çıkması önemli bir sorundu. Güverteye çıkabilmeleri için ancak kaptanın kızı veya eşi olmaları gerekiyordu. İngiliz gemilerinde görev alan kaptanlar eşlerini iki kaptan yapabiliyordu.
Marry Patten adındaki genç kadın gemide kocasının rahatsızlanması nedeniyle geminin kontrolünü ele almış ve mürettebatında desteğiyle dümene geçmişti. 50 günlük bir zorlu yolculuğun ardından gemiyi San Francisco limanına getiren kadın, sigorta şirketi tarafından 1000 dolar ile ödüllendirilmiştir.
1897 yılında dünyanın ilk lisanslı kadın kaptanı olan Eliza Thorrold oldukça zorlu ve sancılı bir dönemden geçmiştir. Kocasının ölümü sonrası kendisine kalan 44 feetlik buharlı römorkörü işletme görevi kendisine kalmıştır. Dönemin koşullarında lisanslı olma koşulu yüzünden zor durumda kalan ve uzun uğraşlar sonunda ilk lisansa sahip olan kaptan, dönemin önemli isimleri arasında yer almaktadır.
Denizcilik görevinin yanı sıra kadınlar kaptan eşlerinin yanında da bu zorlu yolculuklara çıkabiliyordu. 1899 yılında ünlü gemi kaptanı Alfred Durkee'nin her yolculuğunda eşi Alice ona eşlik ederdi.
XX. yüzyılda gerçekleşen iki Dünya Savaşı sonrası kadınlar denizcilik mesleğinden en az erkekler kadar başarılı olabileceklerini fazlasıyla kanıtlamış ve tüm engellere rağmen mücadele etmeye devam etmiştir. Tarihteki ünlü kadın denizciler gösterdikleri üstün çaba ve azim ile günümüz kadınlarına örnek olabilecek başarı hikayeleri ile dolu olduklarını fazlasıyla söyleyebiliriz. Bizlerde onlara hem denizcilik mesleğine renk kattıkları hem de gelecek nesillere örnek oldukları için teşekkürü borç biliyoruz.