Denizcilik Tarihindeki İsyanlar

Denizcilik Tarihindeki İsyanlar

Denizcilik Tarihindeki İsyanlar 

Denizcilerin kaptana karşı ayaklanması ve ayaklanma sonrasında da kaptanı bertaraf ederek geminin kontrolünü ele geçirmesi Büyük Keşifler Çağı’nda karşılaşılan durumlardan sayılmaktaydı. Bu durumun en önemli nedenleri de sefer sürelerinin çok uzun olması ve yolculuğun nereye doğru yapıldığının bilinmemesi olarak sayılabilir. Kaptanların sahip olduğu bilgi düzeyinin yetersiz olduğuna ilişkin herhangi bir şüphenin de mürettebatta oluşması durumunda geminin mürettebat tarafından ele geçirildiği durumlar gözlenmiştir. 

Bu durumda denizciler iki tarafa ayrılmaktaydı. Güvertenin ortasında sağlam bir mücadele ortaya çıkmaktaydı. Macellan’ın dünya seferinde ortaya çıkan isyanların sonucunda asilerden birinin hayatına son verilmesi, diğerinin idam edilerek öldürülmesi ve isyana karışan diğer denizcilerin de ıssız bir adaya bırakılması gibi cezalar da verilmiştir. Ünlü bir kâşif olan Henry Hudson’ın gemisinde ortaya çıkan isyanın bastırılması pek de mümkün olmamıştı. Sahip olduğu Discovery isimli gemide Kuzey Amerika kıyılarına yapılan seferi sırasında kaptanın emrine rağmen daha fazla ilerlemek istemeyen denizciler, kaptan ve onun sadık bazı adamlarını filikaya koyarak ölüme bırakmıştır.

Bazı seferlerde ortaya çıkan yiyecek ve içecek sıkıntısı, personel maaşlarının ödenmemesi, hastalıkların ortaya çıkması, denizcilerin bazı katı kurallardan bunalması, mürettebata verilen ağır cezalar, denizciler arasında uygulanan adaletsiz tutumlar, ganimetin pay edilmesinde yapılan haksızlıklar, siyasi bazı sorunların ortaya çıkması gibi durumlar da her dönemde gemilerde isyanların ortaya çıkmasında başlıca sebepler arasında sayılmıştır. Ortaya çıkan bu isyanların sebeplerini ve gelişim şekillerini anlamak adına denizcilik tarihinde meydana gelen bazı isyanları incelemekte fayda bulunmaktadır. 

Komplonun Sebep Olduğu Bir Olay: Batavia

Batavia, 1648 yılında Amsterdam’da inşa edilmiştir. Batavia, Hollanda Doğu Hindistan Şirketi’nin sahip olduğu ticaret gemilerinden biri olmuştur. Bu gemi 27 Ekim 1628 yılında ilk seferine çıkmıştır. Gemi ilk seferinde kazaya maruz kalmıştır. Bu kaza sonrasında kazaya uğrayanlar arasında kanlı bir isyan olarak tarihteki yerini almıştır. Gemi seyir halinde iken geminin kaptanı olan Francisco Palsaert’e karşı bir komplo kurulmuştur. Bu komplonun kurucuları arasında da geminin ikinci kaptanı ve geminin serdümeni bulunmuştur. Cape Town’dan ayrılan gemi içerisinde öncelikle erzak dağıtımı durdurulmuştur. Sonrasında ise serdümen tarafından gemi gizli bir şekilde rotasından saptırılır ve filonun diğer ekiple olan bağlantısı böylelikle kesilmiş olur. 

Komplo kuran ekiptekiler ufak bir ekibi çevresinde toplayarak isyanın ateşini daha da körüklemek adına kaptanı sıkı disiplin önlemleri almaya zorlayacak şekilde yönlendirmeye çalışmışlardır. Ancak kaptan akıllı bir hamle yaparak komplocuların teşvik ettiği sıkı tedbirleri uygulamaz ve bu durumda da düşünüldüğü ve planlandığı üzere isyan ortaya çıkmadan sona erer. Gemi 4 Haziran 1629 yılında Batı Avustralya taraflarında kıyı açıklarında yol alırken kayalıklara çarpmıştır. Bu kaza sırasında mürettebatta yer alan 322 kişiden 40 kişi boğularak can vermiştir. Gemiden sağ olarak kurtulanlar yakınlardaki bir adaya sığınmıştır. Kurtulanlar için yemek ve su sınırlı miktarda olduğu için kaptan ve yardımcılardan meydana gelen bir ekip aracılığı ile oluşturulan bir grup karaya giderek su arama faaliyetlerini gerçekleştirmişlerdir.

Karada istedikleri gibi temiz su bulamadıkları için gemi rotasını kuzey yönüne çevirerek 33 gün süren bir seyahatten sonra mürettebattan herhangi bir kayıp vermeden bugünkü Jakarta olan Batavia’ya varmışlardır. Bu zor işi büyük bir ustalıkla başarmışlardır. Bu denizcilik açısından gerçekten de çok zor bir iştir. Karaya ayak basıldıktan sonra kazaya sebep olduğu düşünülen güvertede görevli güverte lostromosu ve gemi serdümeni ihmalleri sonucunda geminin kaza yapmasından sebep olduklarından dolayı tutuklanır ve idam edilerek hayatlarına son verilir. Kazazedeleri kurtarmak adına Kaptan Palsaert 2 ay sonra adaya geri döner ve burada çok büyük isyanın ortaya çıktığını öğrenir. 

Kazazedelerin sorumluluğu kendisine devredilen geminin ikinci kaptanı, geriye kalan mevcut yiyecek ve içeceklerin çok daha uzun süre boyunca dayanması için yanına adamlarını alarak içinde kadın ve çocukların da bulunduğu yaklaşık 110 kişiyi öldürtmüştür. Bu isyana neden olanlar ve isyana karışanlar hemen olay yerinde yargılanmıştır. Olaya sebep olan ikinci kaptan ve birkaç adamı oradaki adaya yakın bir başka adaya götürülerek önceleri elleri kesilir ardından da bunların hepsi asılarak idam edilir. Olaya neden olanlar arasında iki kişi ikinci dereceden suçlu bulundukları için bunlar öldürülmez ancak karaya bırakılarak ölüme terk edilir. Bunlardan daha sonrasında da herhangi bir haber alınamamıştır. 

Haksızlığa Uğrayan Denizcilerin Öcü: Hermione

HMS Hermione gemisi, İngiliz Kraliyet Donanmasının 32 topa sahip olan beşinci sınıf bir firkateyni olarak üretilmiştir. Bu gemi 1782 yılında denize indirilmiştir. İngiltere tarihinin en kanlı ayaklanması bu gemide ortaya çıkmıştır. Bu büyük ayaklanma sonucunda gemi kaptanı da dahil olmak üzere yüksek rütbeli denizcilerin pek çoğu öldürülmüştür. İsyanı meydana getiren olay ise gemi mürettebatı arasında çok sevilen bir deniz asteğmeni olan David Casey’e yapılan haksızlık olmuştur. David Casey’in rütbesi indirilerek kendisi haksız yere cezalandırılmıştır. Gabyerlerin öldürülmesi ve mürettebatta yer alan diğer denizcilere verilen sert cezalar da isyana sebep olan diğer nedenler arasında yer almıştır. İsyanın çıkmasından bir hafta önce David Casey’in grandi çanağında nöbet tuttuğu sırada geminin kaptanı olan Hugh Pigot, Casey’in sorumluluğunda bulunan yelkenlerden camadan vurulmayan bir tanesini olduğunu fark etmiştir. 

Bu durum karşısında kaptan, asteğmeni yanına çağırmıştır. David Casey yaptığı hatadan dolayı defalarca özür dilese bile kaptanın azarından kurtulamamıştır. Kaptanın üslubu hiç beklenilmediği şekilde sertleşmiştir. David Casey’in kendisinin ayaklarına kapanıp özür dilemesini istemiştir. David Casey, kaptanın bu talebini reddedince bu sefer de Casey’in herkesin içinde kırbaçlanmasını emretmiştir. Normal şartlarda böyle bir ceza subay rütbesinde olan birine kesinlikle verilmemektedir. Çünkü bir subaya böyle bir ceza verilmesi ona çok büyük bir hareket etmekle aynı değerde sayılmıştır.

Yine isyandan bir gün önce gemiye çok şiddetli bir rüzgâr vurmuştur. Bu şiddetli fırtına sırasında kaptan Pigot, gabya yelkenlerinin acil olarak camadana vurulmasını emretmiştir. Bu emir karşısında gabyarların performansından memnun kalmamıştır. Bunların daha hızlı olmasını istemiştir. Serenlerden inen son kişinin de ağır bir şekilde kırbaçlanacağını söylemiştir. Mürettebat tarafından bu karar çok mantıksız bulunmuştur. Normal şartlarda gabyerler serenlerde yan yana olacak şekilde sıralı durmaktadırlar. Bu emre uyulsa da uyulmasa da en uçta bulunan kişiler mecbur olarak en son inmek durumunda kalacaklardır. En büyük hamle de o sırada meydana gelmiştir. Kırbaç cezasından kurtulmak isteyen üç genç denizci aşağıya inmek için acele davranmıştır. Bu sırada dengelerini kaybederek güverteye düşmüşlerdir ve feci bir şekilde ölmüşlerdir.

Kaptanın cesetlere merasim bile yaptırmadan denize atılmasını emretmesi gemide büyük bir isyana yol açmıştır. “Atın şu beceriksizleri” şeklindeki ifadesi bardağı taşırmıştır. Kaptanın emirlerine karşı şikâyette bulunan tüm gabyerlerin kırbaçla en ağır şekilde cezalandırılmasını emretmiştir. Tüm gabyerlerin ertesi günün sabahında acımasızca kırbaçlanması da isyana adım adım gidilmesine yol açmıştır. 21 Eylül 1797 yılında akşam vaktinde kaptanın kamarasına gelen sarhoş birkaç denizci, nöbetçileri etkisiz hale getirmiştir. Nöbetçileri etkisiz hale getirdikten sonra içeri girmişlerdir. 

İçeri giren sarhoş ekibin ellerinde pala ve bıçak bulunmaktadır. Bu silahları kullanarak kaptanı öldürmüşlerdir. Kaptanı öldürdükten sonra cesedini denize atmışlardır. Kaptanın yok edilmesinden sonra 8 subay ve 2 astsubayın da katlini gerçekleştirirler. Bunları da feci şekilde öldürülerek cesetleri denize atılmıştır. Bu olaylardan sonra isyancılar gemiyi İspanyollara bırakmıştır. İki yıl boyunca İspanyollara hizmet eden gemi iki yıl sonra İngilizler tarafından tekrar ele geçirilmiştir. Bu ele geçirmeden sonra da bu gemi uzun yıllar İngiltere’ye hizmette bulunmuştur. 

Önemli Bir İsyan Olan Bounty İsyanı

HMS Bounty gemisi denizcilik tarihinde görülen ve filmlere, kitaplara konu edilen Britanya Kraliyet Donanması ile ilgili olan 27 Nisan 1789 yılında ortaya çıkan bir isyandır. Bu gemi 1784 yılında HMS Bethia ismi ile denize indirilmiştir. Bu gemi 1787 yılında Kraliyet Deniz Donanması tarafından satın alınmıştır. Satın alma işleminden sonra geminin adı Bounty olarak değiştirilmiştir. Bu geminin kaptanı da William Bligh olarak tayin edilmiştir. Bu kaptan son derece tecrübeli bir kaptandır. Bu kaptan aynı zamanda James Cook’un üçüncü yani son seferinde görev almıştır. Kaptan William Bligh’in bu seferdeki görevi Tahiti’ye giderek ekmek ağacı numunelerini getirmek olarak belirlenmişti. 

Bu bitki elde edilerek Batı Hint Adalarında yer alan kolonilere ucuz besin maddesi ulaştırılmak hedeflenmiştir. Gemi mürettebatı Tahiti’ye ulaştıklarında burada mevcut olan huzurlu hayat hepsini kendisine bağlamıştır. Bu güzelliklerden sonra gemi kaptanının kendilerine sert ve kötü davranması da isyanın ortaya çıkmasına yol açmıştır. 28 Nisan tarihinde Tahiti’nin batısında Tonga taraflarında isyan ortaya çıkmıştır. Geminin ikinci kaptanı ve birkaç kişi kaptanın kamarasına girer. Kaptanın üzerinde yer alan gece kıyafeti ile birlikte kaptanı güverteye götürürler. Gemide bulunan 42 kişilik mürettebattan 18’i isyancı kesimden, 22 kişi de kaptanın tarafından oluşmaktadır. Geriye kalan 2 kişi tarafsız kesimden oluşmuştur. 

İsyan edenler herhangi bir kanlı çatışma yaşamadan geminin kontrolünü ele geçirmiştir. Gemiyi ele geçirdikten sonra da kaptan ve 18 kişiyi filikalara yerleştirerek denize bırakmışlardır. İsyan eden grup ilk olarak Tahiti’ye dönerler. Ekibin belli bir kısmı bu yerde kalır. Fletcher liderliğindeki bir ekip ise yoluna devam ederek Pittcairn Adasına ulaşmışlardır. Bu adaya geldikten sonra adaya yerleşmişlerdir. Buraya geldikleri anlaşılmasın diye de gemiyi yakmışlardır. Kaptan Bligh ve birkaç adamı yedi metre boyutundaki üstü açık olan bir filika ile 47 gün süren bir yolculuk yapmışlardır. Bu yolcuğun sonunda Doğu Hint Adalarına ulaşmışlardır. Bu mesafe kısa bir mesafe değildir. Yaklaşık mesafe ölçüsü 3618 deniz millik bir mesafeye tekabül etmektedir. Kaptan herhangi bir sekstant veya harita gibi ekipmanlar olmadan yalnızca usturlap ve pusula aracılığı ile yön tayinini gerçekleştirmiştir.

Türk Denizcilik Tarihinde Meydana Gelen İsyanlar

Avrupalı denizciler arasında sıklıkla ortaya çıkan isyanlar sırasında Osmanlı Devleti’nde durum nasıldı? Osmanlı Devleti’nde isyanın baş karakterleri genellikle yeniçeriler olmuştur. Donanma ise bu dönemde ortaya çıkan isyanların bastırılmasında öncü kuvvet olarak kullanılmıştır. Osmanlı deniz kuvvetlerinde yer alan leventlerin kaptanlarına yani reislerine bağlılıkları son derece yüksek olmuştur. Osmanlı donanmasında görülen isyanlara genellikle devletin son dönemlerinde rastlanmıştır. Bu isyanların esas nedeni de siyasi sebeplere dayanmaktaydı. 17 Aralık 1906 yılında çıkan New York Times gazetesinde yer alan haberde 16 Aralık tarihinde Türk denizcilerin isyan çıkardığına dair bir haber yer almaktadır. Habere göre hizmet süresi dolan tersane çalışanlarının ücretlerinin ödenmesi talebi nedeni ile isyanın çıktığı belirtilmektedir. Bu ve benzeri haberlere ilerleyen tarihlerde de rastlanılmıştır.