Denizciler için Web sayfası Nasıl Hazırlanmalı?

Denizciler için Web sayfası Nasıl Hazırlanmalı?


Bu haftaki soru-cevap hazırladık. Konuğumuz ise dijital ajans olan Adjans firmasının başkanı Anthony Burak Dursun Bey. Lafı uzatmadan, direk sorularımıza geçiyoruz.  

Denizcilik ile ilgili web sayfası hazırlarken nelere dikkat ediyorsunuz? 

Aslında her bir web sitesi hazırlanırken ilgili sektörüne, hedef kitlesine, ürün gamına ve kurumsalın kimliğine dikkat ederek hazırlanır. Fakat olmazsa olmaz bazı kurallar vardır. Sonuçta bir web sayfası, müşterimizin yeni açacağı 7/24 çalışan bir dükkan gibidir. Mevcut fiziksel dükkanın/ofisin zinciri olarak çalışır. Nasıl ki otomobil satan mağazalarda her aracın önünde, o araç ile ilgili bilgilerin bulunduğu “sessiz satıcı” olarak anılan föy’ler varsa, web sayfaları da bir nevi “sessiz satıcı” olarak çalışır. 

Burada ilk hedef, müşterimizin hedef kitlesi olsa da ikinci hedefimiz “arama motorları”dır. Arama motorları her web sayfasını beğenmez, kendi kurallarına uyan web sayfalarını beğenir. Dolayısıyla bir web sayfası yaparken, bu bir zincir market olabilir yada bir denizcilik web sayfası; Görsel olarak hedef kitleye, işlevsellik olarak müşterimize, kodlama yapısı ile arama motorlarına hitap ederiz.  

Anahtar kelimeler önemli mi? Nasıl anahtar kelimeleri seçiyorsunuz? 

Mesela denizcilik ile ilgili bir web sayfası tasarlarken esas nokta anahtar kelimelerdir. Bu noktada aslında işimiz biraz kolay çünkü denizcilik ile ilgili bir çok terim var. Bu anahtar kelimeleri web sayfasının birçok yerinde kullanarak ve biraz da güncel içerikler ile blog gibi materyaller ekleyerek kısa zamanda çok sayıda benzersiz içerik üreterek arama motorlarını fetih edebiliriz. Sonrasında arama motorları bize yeni kullanıcılar yani potansiyel müşteriler getirir. Tabii sosyal medyada linklemek de bize fayda sağlar. 

Sosyal Medya’yı da konuşacağız ama bu konuda son bir soru; Neden denizciler sizi tercih ediyor? 

Sadece denizciler kısıtlamak bizi tekdüze bir yönde çalışıyormuşuz gibi biraz kapalı bir vizyonda gösterebilir. Büyük ve küçük ölçekli işletmeler, bireysel veya tanınmış kişiler, beyaz eşya satıcıları, hizmet sektörü, bankacılık sektörü gibi çok kanallı bir müşteri portföyümüz var. Esas nokta bir pazarlama bölümümüz olmadan yaptığımız işi sahiplenmemiz, seviyeli ve sıcak müşteri ilişkilerimiz, çözüm odaklı olmamız gibi, günümüzde daha çok aranan değerlere odaklanan bir butik ajans olduğumuz için istikrarlı bir ilerleme gösteriyoruz. 

Bir çok bilindik büyük şehir ajansından ziyade; büyük şehirde butik kalan, sermayesi saygı, bağlılık ve ürününü, hizmetini benimseyen bir ajans olmamız belki de bizi diğerlerinden ayıran en büyük değerimiz. Bunun dışında denizcilik ile ilgili, özellikle deniz yüzen motorlu araçlar konusunda aslında deneyim kazandık diyebiliriz. Daha önce Su Üstünde adlı kitabın henüz yayınlanmamış olan ikinci baskısını görsel ve içerik olarak, çizgi altı tasarım için hazırladık. İlk yüksek içeriğe sahip iş deneyimimiz oldu diyebiliriz. Daha önce 20-30 sayfalık kataloglar hazırlamıştık ama 600 den fazla sayfaya sahip bir sanat eserini görsel olarak dizgiye sokmak, kalitesinden emin olmak, günlerce, haftalarca hatta aylarca o içerikler için titizlikle emek harcamış bir yazarın eserini dünyaya sunmak çok uzun, yorucu ama keyifli bir iş deneyimi oldu bizim için.  

Peki, sosyal medyada nasıl bir strateji takip etmek lazım? 

Sosyal medya günümüzde dünyaya, ülkelere, halklara, kararlara yön veren bir etkiye sahip. Kitlesem bir değişimi dahi tetikleyebilecek güçte olabiliyor. İnsanlar sosyal medyada özgürler, gizlenebiliyorlar ki bazende daha çok bunun tersini isteyebiliyorlar. Dolayısıyla sosyal medya için izlenebilir standart bir strateji uygulamak çok zor. Bana yakışan gömlek size yakışmayabilir. Bu sebeple ilk işimiz müşteriyi tanımak, hizmetlerini tanımak, onu diğer markaların sunduğu vaatler, ürünler, hizmetlerden ayıran noktaları bulmak. Böylece; müşterimiz adına biz altı doldurulabilir ne vaatler sunabiliriz, buna odaklanırız. Mesela piyasada bir çok “ucuz” zincir market var. Hepsinin ana teması “ucuz” olmak olsa da hepsi birbirinin kulvarında “başkalaşarak” farkındalık oluşturuyor. Örnek vermek gerekirse; BİM markası ben “en ucuzum” dese bile, A101 markası “ben her yerdeyim” diyerek ulaşılabilirlik farkındalığını oluşturuyor.

 ŞOK marketlerinin stratejisi ise “ben kaliteliyim” diyerek ucuzluk kulvarında farklılaşıyor. Peki bizim müşterimiz kendi sektöründe hangi kulvarda farklılaşacak? Yada biz ona yeni bir kulvar mı oluşturacağız? Tabii bu işler başta müşteriyi, sektörünü, rakiplerini ve hedef kitlesini detaylıca öğrenip, bol bol ekip çalışması ve saatlerce beyin fırtınası yaparak oluyor. Bu da haliyle bazı bütçesel dengeleri ön plana çıkarttığı için genelde ajans ile çalışacak olan markalar bu işe zor yatırım olarak bakar. Bu bahsettiğim konu tabi ki de sosyal medya’nın arka planı. Bir zemin oluşturmadan bu mecralarda eylem ve söylem üretmek, altını doldurmak, bunu kırmızı çizgilerin eşiğinde görselleştirmek hatta interaktif etkileşime dönüştürmek olmaz.  

Bütün malzemeler hazır ise geriye mecra seçimi, gönderi planlaması ve etkileşimi arttırmak kalıyor. Bu da ilk aşamada kadar aslında oldukça zor. Hedef kitlemiz hangi saatlerde sosyal medya kanallarında dolaşıyor? Hangi içeriklerden hoşlanıyor? Hangi içeriklere tepki veriyor? Tepkileri ne kadar ölçülebilir gibi bir çok parametreyi mümkün olan en az negatif tepkiler ile ölçmek ve ilerlemek gerekiyor. 

Bütün mesele iki tıkla, güzel bir fotoğraf seç, üstüne anlamlı bir söz ekle demek değil yani. 

Kısaca özetlemek gerekirse; bahsettiğiniz gibi, görseli seçip, özlü sözü ekleyerek, biraz reklam ile birkaç “layk” alarak, sadece akıntıya karşı kürek çekersiniz. Bazen o akıntı sizi hedefe götürür bazen de beklemediğiniz bir limana. Gözünüzü her açtığınızda yeni sürprizleri seviyorsanız, tebrikler! Bir sosyal medya uzmanı oldunuz =) 

Sosyal Medya ve Dijital Pazarlama için ne söylersiniz? 

Peter Drucker'nin bir sözü vardır; “Pazarlamanın amacı satış yapmayı gereksiz kılmaktır.”. İlk bakışta çok anlam yüklenmeye bilir bu söze fakat açmak gerekirse; satış en basit anlamıyla bir malı satmaya çalışmaktır. Pazarlama ise bir malın kendi kendine talebini oluşturmak, dolayısıyla insanların malı talep etmesini sağlamaktır. Bu söz ile bir başka sözü birleştirelim şimdi; Kim Garst diyor ki; "Satış-sat-sat satış yöntemleri sosyal medyada çalışmaz.". Sosyal medya size satış sağlamaz, alıcıyı satıcıya ulaştırır. Gerisi malın, hizmetin kalitesi, sunum, iletişim, fiyat ve memnuniyete kalır. Sosyal Medya size prestij sunar, markanızı akılda kalıcı kılar, potansiyel alıcılar ile temasta olmanızı, onları dinlemenizi sağlar. Ve barut gibi yanmaya her an hazır olan, mimiklerden yoksun bu mecrada “doğru iletişim” gerçekten ciddi deneyim, uzmanlık, empati ve tabii gündem takip etmek gerektiriyor.  

Deniz konumuza geri dönecek olursak; kaliteli ve albenisi olan Deniz videoları ve fotoğrafları çekerken nelere dikkat etmek gerekiyor? 

Deniz ile ilgili olan tüm “anı yaşat” karelerinde dikkat edilecek bir önemli nokta var: Işık. Basit ışık oyunları ile her şey mükemmel olabilir. Bazen, elimizde ki malzeme yüksek çözünürlüklü ise, bu şaşalı ve ışıltılı kaliteye biraz montajlama ile de erişebiliyoruz. Denizcilik ile ilgili görsel malzemelerin en güzel yanı, ucu bucağı gözükmeyen, hafif dalgalı bir deniz videosu bile kendini dakikalarca izletebilir. Hatta sosyal medyada “satisfying videos” adlı bir kavram bile var. Günümüzde her şey o kadar hızlı ki, her şeye yetişmek isterken kendimize zaman ayıramıyoruz. İşte bu noktada satisfying videos kavramı bize ulaşıyor. Dakikalarda bu videoları izleyip beynimizin odaklanma yada tekrarlayan anksiyetik düşüncelerden arındırabiliyoruz. Bu videolar birkaç minik şapşal kedi videosu da olabilir, açık denizde ilerleyen bir hız motorunun arkasında ki köpüklü dalgalarda olabilir ya da bıcır bıcır kuşlar ve rüzgâr sesi eşliğinde ki ağaç yaprakları da olabilir.